-
1 тихо
yavaş sesle,yavaşça* * *1) нареч. yavaş / alçak sesle, yavaş; yavaşça, yavaştan, usul(dan); gürültü etmeden ( без шума)говори́ли ти́хо — yavaş / alçak sesle konuşuluyordu
говори́ ти́хо, не кричи́! — yavaş konuş, bağırma!
он ти́хо спроси́л... — yavaşça / yavaştan sordu
я ти́хо постуча́л в дверь — yavaşça kapıyı çaldım
"Олег!"- ти́хо окли́кнул я — "Oleg" diye hafifçe seslendim
он ти́хо сви́стнул — usuldan bir ıslık çaldı
ти́хо ка́пала вода́ — su tıp tıp damlıyordu
он ти́хо вскри́кнул и упа́л на́взничь — boğuk bir çığlık atarak arka üstü düştü
дверь ти́хо откры́лась — kapı yavaşça açıldı
2) нареч. ağır, yavaşмаши́на шла ти́хо — araba yavaş gidiyordu
3) безл., → сказ. sessiz(dir)круго́м ти́хо — etraf sessiz
в до́ме бы́ло соверше́нно ти́хо — evde tıs yoktu
4) безл., → сказ. sakin(dir)сего́дня ти́хо — bugün hava sakin
на мо́ре ти́хо — deniz sakin / durgun
-
2 вполголоса
-
3 негромкий
yavaş; hafifнегро́мким го́лосом — yavaş sesle
-
4 тихий
yavaş; sessiz; sakin,durgun; kendi halinde; ağır,yavaş* * *1) yavaşти́хий звук — pes ses
ти́хий го́лос — yavaş ses
ти́хим го́лосом — alçak sesle; yavaş
2) sessizти́хая ночь — sessiz gece
ти́хий лес — sessiz orman
3) sakin, durgunти́хая река́ — yavaş akan nehir
в ти́хую пого́ду — sakin / durgun havada
мо́ре бы́ло ти́хим — deniz sakindi / durgundu
вести́ ти́хую жизнь — sakin bir hayat sürmek
4) sakin, sessiz, halim; yavaş; kendi halinde ( безвредный - о человеке)ти́хий, споко́йный ребёнок — sessiz, sakin bir çocuk
он челове́к ти́хий — sakin / yavaş bir adamdır
5) ağır, yavaşти́хий ход — мор. ağır yol
мы шли ти́хим ша́гом — ağır ağır yürüyorduk
См. также в других словарях:
hımırdamak — yavaş sesle konuşmak … Beypazari ağzindan sözcükler
pes — 1. ünl., Far. bes Yenilgiyi kabul ettiğini belirtmek için veya birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılan bir söz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller pes demek pes etmek 2. sf., Far. pest Hafif, yavaş sesle söylenen, pest,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
içinden konuşmak — kimsenin duymayacağı kadar yavaş sesle konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağır — sf. 1) Tartıda çok çeken, hafif karşıtı Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2) Çapı, boyutları büyük Ağır top. Ağır tank. 3) mec. Değeri çok olan, gösterişli Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurtulmak — nsz 1) Tehlikeli veya kötü bir durumu atlatmak Beni musluğa götüren namuslu polisler kurtulduğumu görünce sevindiler. A. Gündüz 2) den İstenmeyen, sıkıntı veren, hoşlanılmayan bir kimseden, bir yerden, bir durumdan uzaklaşmak Kayıtsızlıktan,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nalekâr — sf., esk., Far. nālekār İnleyen İçlerinden biri de ince, hazin, nalekâr bir sesle yavaş yavaş Kur an okuyordu. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜTERENNİMÎN — (Müterennim. C.) Güzel sesle yavaş yavaş şarkı söyliyenler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
tıngır mıngır — zf. 1) Kuru, çınlamalı ve yankılı bir sesle 2) Yavaş, düzenli bir biçimde … Çağatay Osmanlı Sözlük
usul — 1. zf., esk. 1) Alçak sesle Ala gözlü benli dilber / Usul söyle söz ederler Karacaoğlan 2) Yavaş bir biçimde 2. is., lü, ç., Ar. uṣūl 1) Kökler, asıllar 2) Bir kimsenin ana, baba, dede ve nineleri 3. is., lü, Ar. uṣūl 1) Bir amaca erişmek için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
TERENNÜM — Güzel güzel anlatma. * Yavaş ve güzel sesle şarkı söyleme. * Ötmek. Musikîleşmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük